Son yıllarda şehir yaşamının getirdiği stres ve yoğunluk, birçok insanı farklı seçenekler aramaya yöneltiyor. Bu bağlamda, Türkiye’de de bir trend haline gelen tarıma dönüş hikayeleri her geçen gün artıyor. Masa başı işlerde geçen yıllar sonunda, köyüne dönen genç girişimci Ali Yıldız’ın hikayesi de ilham verenlerden biri. Yıldız, şehir hayatının ve 9-5 çalışma düzeninin getirdiği sıkıntılardan uzaklaşıp, doğayla iç içe bir yaşam tercih etti ve şimdi kendi yetiştirdiği ürünleri pazara sunarak hem kendine hem de çevresine fayda sağlıyor.
Ali Yıldız, 10 yıl boyunca bir finans şirketinde çalıştı. Günlük iş yoğunluğu, uzun toplantılar ve sürekli ayakta durmak zorunda kalmak, onu zamanla tükenmişlik hissine sürükledi. Hızlı şehir hayatının getirdiği stres ve endişeler, onu düşündürmeye itti. Gerçekten mutlu olup olmadığını sorgulamaya başladığında, aklında yalnızca bir şey vardı: Doğayla iç içe yaşamak. Bu düşüncelerle yola çıkan Yıldız, yıllardır yaşadığı İstanbul’u geride bıraktı ve memleketi olan Ege Bölgesi’ndeki köyüne geri döndü.
Köy hayatına dönüş kararının arkasında yatan en büyük motivasyon şeylerin doğal olanını bulmak ve insanı besleyen ile barışık bir yaşam sürmekti. İlk başta birçok kişi bu kararı yadırgadı; ancak zamanla Yıldız, tarıma olan ilgisini artırarak, köyde bio-kırmızı biber, organik zeytin ve çeşitli sebzeler yetiştirmeye başladı. Tohumdan hasada tüm süreçte büyük bir heyecanla çalıştı. Ali’nin oluşturduğu bu yeni yaşam tarzı, tüm aile bireylerine de olumlu yönde etki etti. Kısa sürede köyde organik tarım yaparak, hem kendi sağlıklı gıdalarını yetiştirdi hem de maddi anlamda bağımsızlık kazandı.
Ali Yıldız, çıkış noktasını belirlerken yalnızca kendi sağlığına odaklanmakla kalmadı, köydeki diğer çiftçilere de destek olmayı hedefledi. Yıldız, birçok yerel çiftçi ile iş birliği yaparak çeşitli ürünler yetiştirdi. Ayrıca, kendi çiftliği üzerinden sahip olduğu ürünleri internet üzerinden satışa sundu. Bu, hem yerel halk için ekonomik bir fırsat yarattı hem de daha geniş bir kitleye ulaşmasına yardımcı oldu.
Böylelikle, Yıldız, yalnızca kendi yaşamını şekillendirmekle kalmadı; aynı zamanda komşularının da tarım yaparak gelir elde etmesine katkıda bulundu. Yıldız, "Köydeki hayat, şehirde asla bulamayacağınız bir huzur veriyor. Ürünlerimizi doğadan almanın ve doğaya geri vermenin tadını çıkarıyoruz" şeklinde konuşuyor. Ali, ayrıca sürdürülebilir tarım uygulamalarını benimseyerek çevreye olan duyarlılığını da artırmış durumda.
Bugünlerde, yetiştirdiği ürünler, kendi oluşturduğu markasıyla pazar ve sosyal medya kanalları üzerinden satışa sunuluyor. Yıldız, sosyal medya sayesinde geniş bir müşteri kitlesine ulaşarak, hem yerel hem de ulusal pazar için ürün tedariği sağlıyor. Bunun yanında, bir yandan köydeki gençlere tarım hakkında eğitimler vererek bilinçlendirme çalışmaları da yürütüyor. Ali’nin hikayesi, ruhsal ve maddi anlamda yeni bir başlangıcın mümkün olduğunu gösteriyor.
Kısaca, Ali Yıldız’ın köye dönüş serüveni yalnızca kendi yaşamını değil, çevresindeki diğer insanları da olumlu yönde etkileyen bir değişim hikayesi haline geldi. Sağlıklı yaşamı, doğayla barışık tarımı ve sürdürülebilirliği benimseyerek, hem kendisi hem de toplumu için faydalı bir model ortaya koymuş oldu. Anlatılan bu hikaye, şehir hayatından bunalan birçok insana da ışık tutuyor; tarım ve köy yaşamının sağladığı fırsatların yeniden keşfedilmesine olanak tanıyor.